Sektörde “kalite” denildiğinde akla genellikle kullanılan malzeme veya mimari estetik gelir. Oysa bizim uzmanlığımız bina yapmakla başlamaz; doğru zemini bulmakla başlar. Eren Altay markası olarak, kendimizi bir müteahhit olmanın ötesinde, İzmir’in geleceğine yatırım yapan bir “arsa geliştirici” olarak tanımlıyoruz. Bu, bizim için sadece bir unvan değil, iş yapış biçimimizin temel taşıdır.
Bizi farklılaştıran, sadece inşa etmek değil, aynı zamanda “doğru zemini” geliştirmektir. Yıllardır İzmir’in potansiyelini okuyan, stratejik arsaları geliştiren bir “developer” kimliğine sahibiz. Bu kimlik, yalnızca kendi projelerimize değil, sektörün diğer oyuncularına da değer katmamızı sağlar. Bu yaklaşım, bizi “köklü” yapan en önemli farkımızdır.
Değerlerimiz arasında yer alan “Vizyon”, bu yaklaşımın tam merkezindedir. Bizim için vizyon, bugünü değil, 30 yıl sonrasının ihtiyaçlarını öngörerek arsalar geliştirmek ve projeler üretmektir. Portfolyomuzun “Hayata Geçirdiğimiz Projeler” ve “Sektöre Kazandırdığımız Değerler” olarak ikiye ayrılması da bu vizyonun bir yansımasıdır.
Bu vizyoner bakış açısı, “arsa geliştirici” kimliğimizin en net kanıtıdır. Potansiyeli yıllar öncesinden öngörerek geliştirdiğimiz bir arsanın, bugün bölgenin en prestijli projelerinden birine ev sahipliği yapması tesadüf değildir. Bizim için yatırım, binadan önce doğru zemine yapılır.
Bu blog yazısında, bir binanın kaderini belirleyen ancak çoğu zaman göz ardı edilen o ilk adıma odaklanacağız. “Arsa geliştirici” olmanın ne anlama geldiğini, İzmir’e nasıl bir vizyon kattığımızı ve neden en sağlam temellerin, üzerine kurulacak yaşamlar için hayati önem taşıdığını detaylıca inceleyeceğiz.